Madde 169: Boşanma Davasında Geçici Önlemler

III. Geçici önlemler

Madde 169- (1) Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.

İlgili Yargıtay Kararları

1-) TMK 169. maddesi gereğince icap eden geçici tedbirlerin alınmasına veya tedbir isteklerinin reddine dair kararlar ‘aile hukukuna özgü’ önlemlerden olup, ancak esas hükümle birlikte temyiz edilebilir.

2.H.D. T: 26.09.2013, E: 2013/16505, K: 2013/22068

”…İstek, Türk Medeni Kanununun 169. maddesi uyarınca verilen barınma tedbir kararının, itiraz üzerine kaldırılmasına ilişkin 09.05.2013 tarihli ara karara yöneliktir. Ayrılık veya boşanma davası üzerine Türk Medeni Kanununun 169. maddesi gereğince icap eden geçici tedbirlerin alınmasına veya tedbir isteklerinin reddine dair kararlar aile hukukuna özgü önlemlerden olup; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389. maddesi kapsamındaki bir tedbir niteliğinde olmadığından, ancak esas hükümle birlikte temyiz edilebilir .Boşanma veya ayrılık davası üzerine bu kanun gereğince alınabilecek geçici nitelikteki önlemlere ilişkin kararlar ile bu kararlara itiraz üzerine verilen kararların tek başına temyizi mümkün değildir. Bu sebeple temyiz isteğinin reddi gerekmiştir…’

2-) TMK 169. maddesi gereğince, geçici önlemlere ilişkin verilebilecek hükümler ancak evlilik birliğinin devamı sırasında ve fakat boşanma davasının açılmasıyla mümkündür. Boşanma gerçekleştikten sonra açılan davayla tedbir nafakası talep edilebilmesi mümkün değildir.

2.H.D. T: 17.04.2019, E: 2019/1279, K: 2019/4862

”…2- Tedbir nafakası davasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Tarafların yabancı mahkemede boşanmalarına ilişkin kararın 04.05.2011 tarihinde kesinleştiği, bu kararın Türkiye’de tanınmasına ilişkin Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.04.2016 tarihli 2014/577 esas, 2016/359 karar sayılı ilamının da 08.07.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yabancı mahkemelerce verilen boşanma hükümleri Türk Mahkemelerince tanınmakla, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan geçerli olmak üzere hüküm ve sonuç doğurur (5718 s. MÖHUK m. 59). O halde tarafların evliliği yabancı boşanma ilamının kesinleştiği 04.05.2011 tarihinde son bulmuştur. Eldeki dava ise evlilik birliğinin sona erdiği tarihten sonra 07.09.2012 tarihinde açılmıştır. Boşanma davası sırasında hükmedilen geçici tedbir nafakası Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesinde düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi ”Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır” şeklindedir. Boşanma ve ayrılık davalarının devamı sırasında geçici önlemlere hasren düzenlenen tedbir nafakası ancak evlilik birliğinin devamı sırasında ve fakat boşanma davasının açılmasıyla mümkündür. Tarafların evlilik birliği dava tarihinden önce son bulduğuna göre davacı kadının tedbir nafakasına ilişkin taleplerinin kabulü mümkün olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir…”

3-) Tedbir nafakası kusura bağlı bir nafaka türü olmadığından, lehine tedbir nafakasına hükmedilen tarafın kusurlu bulunmasından bahisle, dava tarihinden itibaren ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

2.H.D. T: 08.07.2013, E: 2013/13426, K: 2013/19342

”…2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, /davanın devamı süresim gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md. 186/1)  geçimine, (TMK md. 186/3) malların yönetimine (TMK 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267/215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK 169). Yargılama sırasında 16.9.2011 tarihli oturumda davalı kadın yararıma 200 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş ise de; nihai karar ile davalı kadının kusurlu bulunduğundan bahisle yoksulluk nafakası talebi yanında, tedbir nafakasına yönelik isteğin de daha önce ara kararla takdir edilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde reddine karar verilmiştir. Tedbir nafakasının (TMK. md. 169) kusura bağlı bir nafaka türü olmadığı da dikkate alınarak Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur…”

4-) TMK 169 gereğince boşanma davası devam ederken; hakimin re’sen müşterek çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmetmesi gerekir.

2.H.D. T: 19.03.2015, E: 2015/3654, K: 2015/511

”…2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re’sen) almak zorundadır (TMK md.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere dava sırasında anne yanında olduğu anlaşılan müşterek çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur…”

5-) Boşanma davasının taraflarından birinin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, tedbir ve iştirak nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez.

2.H.D. T: 02.11.2017, E: 2016/6478, K: 2017/12172

”…2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK.m. 186/1), geçimine (TMK m.185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re’sen) almak zorundadır (TMK m.169). Yine boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK m. 182). Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. Dosya kapsamından davalı erkeğin cezaevinde hükümlü olduğu anlaşılmaktadır. Davalının cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, tedbir ve iştirak nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez. O halde; Türk Medeni Kanununun 169., 182., 185/2., ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere velayeti davacı anneye verilen ortak çocuk 17.08.2008 doğumlu … yararına davalının mali gücü oranında tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuştur…”