Madde 177: Yetki

4. Yetki

Madde 177- (1) Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

İlgili Yargıtay Kararları

1-) Nafaka alacaklısı özel yetki kuralı gereği, kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabileceği gibi, genel yetki kuralı gereği, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de dava açabilir.

Y. 3.H.D., T:07.07.2009, E: 2009/8389, K: 2009/11862 :

”…Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bu-lunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır. Nafaka alacaklısı (davacılar) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava aça-bilecekler, isterlerse davalının ikametgahı mahkemesinde (HUMK 9. madde gereğince) dava açabileceklerdir…”

2-) Nafaka davalarında kesin yetki kuralı bulunmadığı için, mahkemece re-sen yetkisizlik kararı verilemez.

Y. 20. H.D., T: 07.05.2018, E: 2018/1869, K: 2018/3522 : 

”…Asliye Hukuk ( Aile mahkemesi sıfatıyla ) Mahkemesince; TMK’nın 177. maddesinde boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu, davalının yerleşim yerinin “…/MUĞLA” olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. … 1. Asliye Hukuk ( Aile mahkemesi sıfatıyla ) Mahkemesi ise; TMK’nın 177. maddesindeki düzenlemenin genel yetki düzenlemesi olduğu, nafaka alacaklısının seçimlik hakkı bulunduğu, davalının da yetki itirazı bulunmadığı gerekçesiyle karşı yetkisizlik kararı vermiştir.Nafaka davalarında kesin yetki kuralı olmayıp somut uyuşmazlıkta yetki itirazı da bulunmadığına göre, mahkemece re’sen yetkisizlik kararı verilemez. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı …Asliye Hukuk ( Aile mahkemesi sıfatıyla )Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir…”

3-) Yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı hallerde, yetki itirazı cevap dilekçesi ile birlikte ileri sürülebilir.

Y. 5.H.D., T: 24.10.2022, E: 2022/11168, K: 2022/14437 :

”…TMK’nın 177. maddesi ile; “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” düzenlemesi mevcuttur. Madde boşanmadan sonra açılacak yeni nafaka davaları ya da hükmedilmiş nafakanın artırılması veya azaltılması davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemelerini yetkili kılmaktadır. Kanun koyucu genel yetki kuralı getirmekle davacıya seçimlik hak tanımıştır. Buna göre davacı (nafaka alacaklısı); isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde, isterse HMK’nın 6. maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabilecektir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı hallerde yetki itirazı cevap dilekçesi ile birlikte ileri sürülmelidir. (HMK m.116 ve 117) Kesin yetki kuralı bulunmadığı durumlarda, hâkim resen yetkisizlik kararı veremez. Yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı ve kesin yetkinin bulunmadığı ve usulüne uygun bir yetki itirazı olmadığı durumlarda davanın ilk açıldığı mahkemenin yetkili hale gelir…”

4-) Kesin yetki kuralının bulunmadığı davalarda, taraflar karşı taraf yetki itirazını cevap dilekçesinde ileri sürmelidir. Cevap dilekçesinde yetki itirazı belirtilmiş, ancak ‘yetkili mahkeme belirtilmemişse’ usulüne uygun bir itirazdan söz edilemez.

Y. Hukuk Genel Kurulu, T: 27.09.2018, E: 2017/2722, K: 2018/1359 :

”…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 5. maddesine göre mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir. Sözü edilen Kanunun 6. maddesinde de genel yetkili mahkeme, “davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi” olarak düzenlenmiştir. Sözü edilen Kanunda bu hükümler dışında boşanma ve ayrılık davalarına özgü olarak yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna karşılık 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 168.maddesi ile boşanma ve ayrılık davalarında yetki konusunda özel bir düzenleme getirilmiş olup, buna göre, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinin yetkili olduğu belirtilmiştir. Diğer yandan, TMK’nın 177. maddesinde ise zayıf durumunda olan nafaka alacaklısını korumak amacıyla “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir” şeklinde bir düzenlemeye de yer verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki TMK’nın gerek 168. maddesinde, gerekse 177. maddesinde düzenlenen yetki kuralları kesin yetki kuralı niteliğinde değildir. Bilindiği üzere yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması dava koşuludur (HMK m. 114/1-ç). Dava şartlarının mevcut olup olmadığı ise davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır (HMK m. 115/1). Oysa boşanma veyahut boşanmadan sonra açılacak tazminat ve nafakaya ilişkin davalarda yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından, yetki itirazı süresinde ve usulüne uygun şekilde ileri sürülmedikçe mahkemenin kendiliğinden araştırma yapıp yetkisizlik kararı vermesi olanağı da bulunmamaktadır. Buradan hareketle “yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı HMK’nın 19. maddesinin irdelenmesi gerekmektedir. Anılan madde “(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. (2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. (3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklindedir. Madde gerekçesinde de yer verildiği üzere; yetki itirazının ne zaman ve nasıl ileri sürüleceği, yetkinin kesin olduğu ve kesin olmadığı hâller ayırımı yapılarak düzenlenmiştir. Birinci fıkraya göre, kesin yetkinin söz konusu olduğu hâllerde, mahkeme, bu husus bir dava şartı olarak kabul edildiğinden, yetkili olup olmadığını davanın sonuna kadar, her zaman kendiliğinden araştıracaktır. Taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu, yine davanın sona ermesine kadar, her zaman ileri sürebileceklerdir. Esasen maddenin birinci fıkrasında yer alan bu durum, yetkiyi incelemesi için mahkemeye bir hatırlatma niteliğindedir. İkinci fıkrada ise yetkinin kesin olmadığı hâllerde, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi esası kabul edilmiştir. Davalı, cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmamışsa, cevap dilekçesini verdikten sonra artık yetki itirazında bulunamayacaktır. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkemenin söz konusu olduğu hâllerde ise kendi kanaatine göre tercih ettiği yetkili mahkemeyi de itirazında belirtmek zorundadır. Üçüncü fıkraya göre, mahkemenin yetkisizlik kararı verirken, yetkili mahkemeyi de göstermesi gerekmektedir. Mahkeme, yetkisizlik kararı verirken, kesin yetkinin söz konusu olduğu hâllerde, taraflar itirazlarında belirtmemiş olsalar bile, yetkili mahkemeyi kendisi bulup, yetkisizlik kararında göstermelidir. Yetkinin kesin olmadığı hâllerde ise itirazda bulunan tarafın, itirazında belirttiği mahkeme gerçekten yetkili ise mahkeme vereceği kararda yetkili olan o mahkemeyi gösterecektir. Dördüncü fıkrada, 1086 sayılı Kanun’un 23. maddesinin ilk cümlesine benzer şekilde, yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalının süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmaması hâlinde, davanın açıldığı mahkemenin, yetkili hâle geleceği kabul edilmiştir. Açıklanan yasal düzenlemeler gözetildiğinde yetkili mahkemenin belirlenmesinde öncelikle süresinde ve usulüne uygun olarak yapılmış bir yetki itirazının varlığı aranmaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz” cümlesinden de kastedilenin bu olduğu anlaşılmalıdır. Kesin yetki kuralının bulunmadığı somut olayda da davalı (erkek) süresi içinde ibraz ettiği cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ancak yetkili mahkemeyi göstermemiştir. Bu durumda usulünce yapılmış bir yetki itirazından söz edilemeyecektir. O hâlde, mahkemenin kendisini yetkili gördüğü bu davada olumlu veya olumsuz bir hüküm kurmasına da gerek bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece verilen direnme kararı yerindedir Ne var ki, davanın esasına ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir…”

5-) Nafaka alacaklısı davayı, ister TMK m. 177 gereği ister kendi yerleşim yeri mahkemesinde, isterse genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesinde açabilir.

Y. 3.H.D., T: 09.02.2012, E: 2011/20096, K: 2012/2977 :

”…Davacı, davalı eş ile 2009 yılında boşandıklarını, boşanma nedeniyle yoksulluğa düştüğünü bu nedenle 400 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece TMK’nın 177.maddesi uyarınca mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) olduğuna karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. TMK’nın 177.maddesinde “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ile zayıf durumda bulunan davacıyı koruma amacı taşıyan genel yetki hükmü getirmekle davacıya seçimlik hak tanınmıştır. Buna göre davacı (nafaka alacaklısı); isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde, isterse HUMK’nın 9.maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabilecektir. Kamu düzenine ilişkin bulunmayan bu yetki kuralı için davalının yetki itirazında (HUMK m. 187/2) bulunmaması halinde, mahkemece re’sen yetkisizlik kararıı verilemez (HUMK m. 23)…”