Madde 174: Boşanmada maddi ve manevi tazminat

V. Boşanmada tazminat ve nafaka

1. Maddi ve manevi tazminat

Madde 174 – (1) Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz
veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

(2) Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu
olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

İlgili Yargıtay Kararları

1-) Maddi ve manevi tazminat takdiri yapılırken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen menfaatler dikkate alınmalıdır.

Y. 2. H.D. T: 10.11.2022, E: 2022/6897, K: 2022/9091

“Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı erkek yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50. ve 51. maddeleri hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”

2-) Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması gerekir.

Y. 2. H.D. T: 10.11.2022, E: 2022/6881, K: 2022/9084

“Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olması gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Davalı erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışları davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Öyleyse, davacı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekir. Bu husus nazara alınmadan davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”

Madde 162: Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

II. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

Madde 162- (1) Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

(2) Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

(3) Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

İlgili Yargıtay Kararları

1-) Y. 2. H.D. T: 25.01.2022, E: 2021/9923, K: 2022/492:

“…Davacı-karşı davalı kadın tarafından pek kötü ve onur kırıcı davranış (TMK m. 162), olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile boşanma (TMK m. 166/1) talep edilmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, dava ve karşı davanın Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi gereğince kabulü ile tarafların TMK 166/l. maddesi uyarınca boşanmalarına ve boşanmanın fer’ilerine, kadının TMK m.162’ ye dayalı davasının ise reddine karar verilmiş, karara karşı davacı-karşı davalı kadın tarafından TMK m.162’ye dayalı davasının reddi … yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, kadın yararına toptan yoksulluk nafakası ödenmesine, erkeğin manevî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların diğer istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı erkeğin, eşine fiziki şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı erkeğin eşine yönelik bu eylemleri pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış niteliğindedir. O halde, Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde yer alan boşanma sebebinin oluştuğu dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadının davasının kabulü gerekirken reddi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”

2-) Y. 2. H.D. T: 07.03.2016, E: 2015/14215, K: 2016/4389:

“…Davacı kadın, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş; mahkemece, davalı erkeğin ”eşine kötü, saygısız davrandığı, onu aşağıladığı, hakaret ettiği, eşine ve çocuğuna şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, sadakatsiz davrandığı, gelirini ailesinden gizlediği ve ortak konutu terk ettiği” gerekçesiyle tarafların pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebepleriyle boşanmalarına karar verilmiştir.

Türk Medeni Kanununun 162. maddesi gereğince pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için, her türlü kötü veya onur kırıcı davranış değil, ağır derecede pek kötü veya onur kırıcı davranışın gerçekleşmesi gerekir.

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı erkeğin başka bir kadınla duygusal içerikte mesajlaşmak suretiyle güven sarsıcı davranışlar sergilediği, eşine karşı ilgisiz davrandığı, birlik görevlerini yerine getirmediği ve ”sen ne işe yararsın diyerek” eşini aşağıladığı anlaşılmaktadır. Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen eşine yönelik fiziksel şiddet fiilinin 2012 yılı Mayıs ayında gerçekleştiği ve sonrasında evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam ettiği anlaşılmakta olup, kadının bu olayı affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı kabul edilmelidir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Bu duruma göre davalı erkeğin gerçekleşen kusurlu davranışları pek kötü ve onur kırıcı davranış olarak kabule yeterli değildir. Davacı kadının açtığı davada Türk Medeni Kanununun 162. maddesi koşulları oluşmadığı halde, kadının Türk Medeni Kanununun 162. maddesine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir…”

3-) Y. 2. H.D. T: 28.01.2020, E: 2019/8705, K: 2020/415

“…Davalı-davacı kadın, Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde yer alan “Pek kötü muamele” ve “Onur kırıcı davranış” sebebine dayanarak boşanma davası açmış, dava reddedilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-davalı erkeğin eşine birkaç defa fiziksel şiddet uyguladığı ve fiziksel şiddet nedeniyle kadının kulak arkasında yırtılma oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacı-davalının eşine yönelik bu eylemleri pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış niteliğinde olup Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca davanın kabulü gerekmektedir. Ne var ki, temyize getirilmeyerek, tarafların kabul edilen TMK 166/1-2 maddesi gereği açılan boşanma davalarındaki boşanma hükmü kesinleştiğinden, kadının TMK 162. maddesi uyarınca açtığı boşanma davasının konusuz hale geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, kadının bu boşanma davasının esası hakkında bir karar verilemeyecektir…”

4-) Y. 2. H.D. T: 13.12.2017, E: 2016/8383, K: 2017/14438

“Onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için (TMK m. 162) her türlü onur kırıcı davranış değil, ağır derecede onur kırıcı bir davranışın gerçekleşmesi gerekir.”

5-) Y. 2. H.D. T: 24.09.2012, E: 2012/4316, K: 2012/22373)

“…Davalının zaman zaman eşine ve çocuklarına fiziki şiddet uyguladığı, eşine “mayası bozuk, sütü bozuk, şeytan tabiatlı” şeklinde sözler sarfettiği, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davalının gerçekleşen bu davranışlarının, davacının vücut bütünlüğünü ve onurunu ağır biçimde zedelediği, sağlını ve ruhsal bütünlüğünü bozduğu tartışmasızdır. Bu bakımdan açıklanan davranışlar pek kötü ve onur kırıcı davranış niteliğinde olup, Türk Medeni Kanununun 162. maddesindeki boşanma sebebini oluşturur…”