Madde 171: Ayrılık süresi

II. Ayrılık süresi

Madde 171- (1) Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.

İlgili Yargıtay Kararları

1-)  Mahkemece verilen ayrılık kararı, karar tarihinden itibaren değil; kararın kesinleşmesinden itibaren verilmelidir.

Y. 2.H.D., T: 21.02.2018, E: 2016/11933, K: 2018/2327 :

 

”…2-Boşanma sebebi ispatlanmış olursa hakim boşanma veya ayrılığa karar verir. (TMK m 170). Dava yalnız ayrılığa ilişkinse boşanmaya karar verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir. Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar. ( TMK m. 171). Mahkemece davacı erkeğin davasının kısmen kabulüyle karar tarihinden itibaren bir yıl süreyle tarafların ayrı yaşamalarına karar verilmiştir. Ayrılık kararının kararın kesinleşmesinden itibaren verilmesi gerekirken karar tarihinden itibaren ayrılık kararı verilmesi doğru değil ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK m. 438/7)…”

2-) Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik mevcut ise ve ortak hayatın yeniden kurulma olasılığı da bulunmamaktaysa, boşanmaya değil de ayrılığa karar verilmesi hatalıdır.

Y. 2.H.D., T: 02.10.2014, E: 2014/8334, K: 2014/19284 : 

”…Davacı (kadın)’ın temyizinin incelenmesine gelince; boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hakim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnız ayrılığa ilişkinse boşanmaya karar verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir (TMK md. 170). Mahkemece, davacı (kadın)’ın boşanma talebi kanıtlanamadığı gerekçesiyle iki yıl süreyle ayrılığa karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı (koca)’nın altınlar yüzünden eşiyle tartışması sırasında olay yerine gelen kadının ailesinin üzerine silahla ateş ettiği ve bu nedenle hakkında kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Boşanmanın şartları gerçekleşmiştir. Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı (kadın)’dan kaynaklanan bir kusur tespit edilememiştir. Mahkemece boşanmaya (TMK md. 166/1-2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmesi yanlış olmuştur…”

3-) Boşanma davası açıldıktan sonra, ortak konuta geri dönüp, eşle birlikte yaşama, dava konusu olayların affedildiği anlamına gelmektedir. Sonuç olarak boşanma sebebi ispatlanmamış sayılmakla  birlikte, ayrılığa da karar verilemez.

Y. 2.H.D., T: 26.05.2014, E: 2013/25581, K: 2014/11565 :

”… Davacı, boşanma talep etmiş, mahkemece, tarafların bir yıl süreyle ayrılıklarına karar verilmiştir. Ayrılığa karar verilebilmesi için de, boşanma sebebinin ispatlanmış olması zorunludur (TMK. md. 170/1). Dava, 13.09.2010 tarihinde açılmıştır. Davacının davadan sonra ortak konuta geri döndüğü ve davalıyla yaklaşık iki ay kadar birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır. Davaya rağmen ortak konuta geri dönüp eşiyle birlikte yaşama, dava sebebi yapılan olayların affedildiğini veya en azından hoşgörüyle karşılandığını, evlilik birliğinin çekilebilir olduğunu gösterir. Bu halde de boşanma sebebi ispatlanmış sayılamaz ve ayrılığa da karar verilemez. Bu husus nazara alınmadan davanın reddi yerine, yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmesi doğru bulunmamıştır…”

4-) Ayrılık davasında, boşanma sebebi sabitken, TMK. m.171 de gösterilen alt snıır ve üst sınır arasında bir süre ayrılığa karar verilmemesi hatalıdır.

Y. 2. H.D., T: 14.03.2013, E: 2012/5709, K: 2013/6875 :

”…Davalının 2008 yılı sonunda sebepsiz olarak müşterek konutu terk ettiği evin giderlerine katılmadığı, eşinin tedavisiyle ilgilenmediği, bu suretle evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesindeki boşanma sebebi ispatlanmıştır. O halde, istek çerçevesinde Yasada (TMK md. 171/1) gösterilen alt ve üst sınır arasında takdir edilecek bir süre ayrılığa karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır…”

5-) Somut olayda, taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunduğuna yönelik ciddi emareler varsa; ‘ayrılığa’ karar verilmesi gerekip gerekmediği hususunda değerlendirme yapılmadan karar verilmesi hatalıdır.

Y. 2. H.D., T: 09.04.2015, E: 2014/22069, K: 2015/7211 :

”…Dava, boşanmaya ilişkindir. Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hakim boşanmaya veya ayrılığa karar verir (TMK m. 170/1). Toplanan delillerle boşanma sebebinin ispatlandığında bir duraksama bulunmamaktadır. Ancak, olayların gelişimi, davalının yaşlı ve yatalak haldeki kayınvalidesine uzun yıllar bakıp gözetmiş olması ve kendisinin de son yıllarda hastalanmış bulunması ve davacının 24.06.2014 tarihli oturumdaki beyanı nazara alındığında, dosya kapsamında taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının mecvut olduğuna ilişkin ciddi emareler vardır. Bu husus gözetilerek tarafların “ayrılığına” (TMK m. 170, 171) karar verilmesi gerekip gerekmediği tartışılıp değerlendirilmeden hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…”