Madde 181: Miras hakları

VII. Miras hakları

Madde 181- (1) Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.

(2) (Değişik ikinci fıkra: 31/3/2011-6217/19 md.) Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

İlgili Yargıtay Kararları 

1-) Boşanma davası anlaşmalı olarak açılsa dahi, taraflardan birinin ölümü üzerine mirasçıları davayı devam ettirmek istediklerinde, mirasçıların bu talebi ‘kusur tespiti’ davası olarak nitelendirilip, buna göre hüküm verilmesi gerekir.

Y. 2.H.D., T: 28.09.2021, E: 2021/4788, K: 2021/6612 :

”…Davacı erkek tarafından anlaşmalı boşanma davası (TMK m. 166/3) açılmış olup, yargılama devam ederken erkek eşin ölümü üzerine davaya TMK.m.181/2 uyarınca erkek eşin mirasçıları tarafından devam edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin bu kararı davacı erkek mirasçıları ile davalı kadın tarafından katılma yoluyla istinaf edilmiş ve bölge adliye mahkemesince yapılan yargılamada “… mahkemece evlilik birliği ölüm ile sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, davanın anlaşmalı boşanma davası olarak açılması nedeni ile dava dilekçesi ile tarafların birbirlerine herhangi bir kusur isnadında bulunmadıkları, bu nedenle vefat eden davacının mirasçılarının TMK 181/2 maddesi gereğince kusur tespiti talebinde bulunamayacakları” ile “evlilik birliğinin ölüm nedeni ile sona erdiğinden karar verilmesine yer olmadığı kararının, mahiyeti gereği taraf vekilleri lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmemesinde de herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir” gerekçesi ile tarafların istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar vermiştir. Taraflar arasındaki dava münhasıran TMK m. 166/3 kapsamında açılmış anlaşmalı boşanma davasıdır. Dava devam ederken davacı eşin ölümü üzerine mirasçılar tarafından davaya devam olunması talep edilmiştir. Olayları açıklamak taraflara ve hukukî nitelemeyi yapıp uygulanacak kanun maddelerini belirlemek görevi ise HMK m. 33 “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” hükmü uyarınca hâkime ait olup, mirasçıların talep içeriği gereğince davanın TMK m.181/2 gereğince davalı eşin kusuruna ilişkin kusur tesbiti davasına dönüştüğü gözetilerek TMK m. 181/2 kapsamında değerlendirme yapılıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, kararın gerekçe kısmında mevcut, kusura ilişkin değerlendirme ile yetinilip; hüküm kısmında TMK’nun 181/2 maddesi gereğince mevcut “kusur tesbiti” davasına ilişkin bir hüküm kurulmaması ve bu suretle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması doğru görülmemiştir.”

2-) Mirasçılar tarafından kusur tespiti yönünden devam edilen boşanma davasında, sağ kalan tarafın az kusurlu bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp, kusurunun boşanmayı gerektirecek nitelikte olup-olmadığı yönünde karar verilmesi gerekir.

Y. 2. H.D., T: 01.11.2021, E: 2021/6230, K: 2021/7916 :

”…Davacı-karşı davalı erkek tarafından TMK m. 166/1 uyarınca boşanma davası, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise TMK m. 170 uyarınca ayrılık davası açılmıştır. İlk derece mahkemesince davaların kabulüne karar verildikten sonra davacı-karşı davalı erkeğin 11.11.2020 tarihinde vefat etmesi üzerine, davacı-karşı davalı erkeğin mirasçıları TMK m. 181/2 gereğince davaya devam edeceklerini bildirmişlerdir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen hüküm davacı-karşı davalı erkeğin mirasçıları ve davalı-karşı davacı kadın tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince; tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile evlilik ölümle sona erdiğinden her iki davanın da konusunun kalmaması sebebiyle davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olması nedeni ile mirasçılarının TMK 181. maddesi gereğince kusur tespiti taleplerinin reddine karar verilmiştir. TMK m. 181/2 uyarınca görülen davalarda sağ kalan tarafın boşanmayı gerektirecek şekilde kusurlu olup olmadığı yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.”

3-) Mahkeme kararının hüküm kısmında, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunun bulunup bulunmadığı yönünden eda hükmü oluşturacak ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulmaması bozmayı gerektirir.

Y. 2.H.D., T: 27.10.2021, E: 2021/6452, K: 2021/7821 :

”…Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında yargılama devam ederken davacı erkeğin ölümü üzerine davaya TMK 181/2 nci madde uyarınca davacı erkeğin mirasçıları tarafından devam edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı erkeğin ağır, davalı kadının hafif kusurlu olduğuna hükmedilmiştir. Anılan kararın davacı mirasçıları tarafından kusur belirlemesi yönünden, davalı kadın tarafından hükmün tamamına yönelik istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince davacı mirasçılarının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının gerekçe kısmının kaldırılmasına ve gerekçesinde açıklandığı şekilde düzeltilmesine karar verilmiş, kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Mahkemece kararın gerekçe kısmında kusura ilişkin açıklama yapılmış ise de, hüküm kısmında TMK 181/2 nci maddesi uyarınca sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunun bulunup bulunmadığı yönünden eda hükmü oluşturacak ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”

4-) Taraflardan birinin ölümü üzerine, mirasçıları tarafından devam ettirilen boşanma davasında, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığına yönelik hüküm verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, kusur derecelendirmesi yapmak uygun değildir.

Y. 2.H.D., T: 26.11.2019, E: 2019/7452, K: 2019/11528 :

”Boşanma davası sırasında davalı-karşı davacı erkeğin ölümü üzerine evlilik ölümle sona ermiştir. Bu durumda boşanma davaları konusuz kalmış davalı-karşı davacı mirasçıları TMK 181/2. maddesi uyarınca davacı-karşı davalının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespiti için davaya devam etmişlerdir. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesi gereğince sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken tarafların eşit kusurlu olduğu şeklinde hüküm tesisi uygun görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/7).”

5-) Mirasçılar tarafından boşanma davasına kusur tespiti yönünden devam edildiğini bildirir dilekçenin, sağ kalan tarafa tebliğ edilmeksizin yargılamaya devam edilip hüküm kurulması, hukuki dinlenilme hakkına aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Y. 2.H.D., T: 06.05.2013, E: 2013/76, K: 2013/12600 :

”…Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından; ölen eşinin açtığı boşanma davasında Türk Medeni Kanununun 181/2 madde uyarınca kusurlu bulunmasına ilişkin hüküm yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı kocanın boşanma davası ile davalı-davacı kadın tarafından açılan nafaka davasının birleştirilerek yapılan yargılaması sırasında davacı-davalı koca 18.03.2012 tarihinde ölmüştür. Davalı-davacı kadının birleşen nafaka davasında Avukat A… Y… tarafından sunulan vekaletname münhasıran birleşen nafaka davasında davacı kadını temsil yetkisini içermektedir. Davalı-davacı kadın vekili 12.10.2011 tarihli oturumda da kendisine verilen vekaletnamenin sadece nafaka davasına ilişkin olduğunu beyan etmiştir. Davacı-davalı kocanın boşanma davasını açtıktan sonra ölmesi üzerine mirasçılarından Mehmet Karahan davaya kusur tespiti yönünden (TMK 181/2) devam edeceğini bildirmiş, 10.04.2012 tarihli bu dilekçe davalı- davacı kadına tebliğ edilmemiş, mahkemece yargılama sonucunda davalı-davacı kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir. Mahkemece öncelikle ölen kocanın mirasçısı tarafından verilen dilekçenin davalı-davacı kadına tebliğ edilmesi gerekir. Mahkemece açıklanan bu husus üzerinde durulmadan yargılamaya devam edilip davalı- davacı kadının savunma hakkını kısıtlayacak şekilde karar verilmiş olması hukuki dinlenilme hakkına (HMK md. 27) aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”