Madde 179: Mal rejiminin tasfiyesi

VI. Mal rejiminin tasfiyesi
1. Boşanma hâlinde

Madde 179- (1) Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır.

İlgili Yargıtay Kararları

1-) Feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olması gerektiğinden, sadece ‘katkı payı talebim yoktur’ şeklindeki beyan; sadece katkı payı alacağına ilişkin olup artık değere katılma alacağı yönünden de feragat olarak kabul edilemez.

Y. 2.H.D., T: 07.02.2022, E: 2021/5553, K: 2022/931 : 

”…Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; eşler, 20.08.1996 tarihinde evlenmiş, 25.01.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 27.02.2013 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu … ada … parsele … nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 18.07.2011 tarihinde, tasfiyeye konu … plakalı araç da, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 18.09.2012 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179). Maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline ve tasfiye konu malların edinme tarihine göre dava, artık değere katılma alacağına ilişkindir. Somut olayda, bölge adliye mahkemesince tarafların anlaşmalı boşanma davasının duruşmasındaki beyanlarına göre, mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre karar hatalı olmuştur. Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasındaki imzalı beyanlarında ‘…katkı payı talebim yoktur…’ şeklinde olup ayrı bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmemiş, gerekçe ve hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm yoktur. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, boşanma davasındaki duruşmada davacı erkeğin “..katkı payı talebim yoktur…” şeklindeki beyanı sadece katkı payı alacağına ilişkin olup artık değere katılma alacağı yönünden de feragat olarak kabul edilmesi mümkün değildir. O halde, bölge adliye mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir…”

2-) Mal rejiminin sona ermesinden sonra ancak tasfiyeden önce, edinilmiş mal grubuna ait mevcut bir mal; evlilik birilğine ilişkin giderler kapsamında diğer eşin rızası veya mahkeme kararıyla tüketilerek elden çıkarılmış olmadıkça, bu malın tasfiyede varmış gibi değerlendirilerek artık değere katılma alacağı hesabına dahil edilmesi gerekir.

Y. 8.H.D., T: 03.02.2016, E: 2014/20957, K: 2016/1791 :

”…Mal rejiminin sona ermesinden sonra ancak tasfiyeden önce, edinilmiş mal grubuna ait mevcut bir mal; evlilik birilğine ilişkin giderler kapsamında diğer eşin rızası veya mahkeme kararıyla tüketilerek elden çıkarılmış olmadıkça, bu malın tasfiyede varmış gibi değerlendirilerek artık değere katılma alacağı hesabına dahil edilmesi gerekir (Zafer Zeytin; Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, Ankara 2005, s. 190). Bu nedenle Mahkemece işin esasına girilerek yargılamanın kaldığı yerden devamı ile kalan usuli işlemlerin yürütülmesi, tahkikat aşamasına geçildiği takdirde gösterilen delillerin toplanması, gerektiğinde keşif de yapılıp değer ve hesap bilirkişi raporu alınarak gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. ”

3-) Eşlerden biri diğer eşin yapmış olduğu devir işlemini kendisinin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapmış olduğunu iddia ediyorsa, bunu ispat yükü kendisine aittir.

Y. 8.H.D., T:09.05.2017, E:2015/16956, K: 2017/6714 :

”…Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazın satışından elde edilen paranın davalı tarafından evin ve çocukların ihitiyaçlarına harcandığını savunmasına karşı davacının harcanmadığına yönelik yeminli beyanına göre taşınmazın davacının katılma alacağını azaltma kastı ile devredildiği kabul edilerek katılma alacağına hükmedildiği, davalı adına satın alınan tasfiyeye konu 13863 ada 3 parsel 2 nolu bağımsız bölümün boşanma dava tarihinden yaklaşık iki yıl önce devredildildiği anlaşılmıştır. Mal rejimin sona erdiği tarihte tasfiye konu mevcut mal olmadığına göre, TMK 229 maddesine göre eklenecek değerlerin varlığını yani, mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir olduğunu davacının ispatlaması gerekir (TMK m. 6, HMK m. 190). Taraf ve tanık beyanları ile toplanan tüm delillere göre, davacı tarafından taşınmazın devir parasının mevcut olduğunun iddia ve ispat edilmemiş, ayrıca davalının diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir yaptığı ispatlanamamıştır. Kaldı ki ispat külfeti davacı da olmasına rağmen mahkemece yemin hakkı yanlış tarafa yöneltilmiştir. O halde Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.”

4-) Mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erer.

Y. 8. H.D., T:05.10.2015, E:2014/9324, K:2015/17435 :

”…Eşler, 18.03.1981 tarihinde evlenmiş, 02.12.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179). Davacı vekili 29.01.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını artırmış, aynı gün ıslah harcını da yatırmıştır. Islah dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden 04.02.2014 tarihli oturumda tahkikat tamamlanarak dosya karara bağlanmıştır. Böylece davalı ıslah dilekçesine karşı cevap hakkını kullanamamıştır. Bu durum davalının hukuki dinlenilme hakkına (HMK m. 27) aykırı olmuş, hükmün diğer temyiz sebepleri incelenmeksizin bu sebeple bozulması gerekmiştir.”

5-) Edinilmiş mallara katılma rejimi geçerliyken edinilen malın, kişisel mal olduğunu iddia eden taraf, iddiasını somut delillerle ispatlamalıdır. 

Y. 8.H.D., T:28.09.2017, E: 2015/19913, K: 2017/11706 :

”…Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, tasfiyeye konu 511 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 473 ve 474 parsel sayılı taşınmazların da 1/4 hissesinin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alındığı, davalının taşınmazları babası tarafından satın alındığını iddia ettiği, mahkemenin de tasfiye konu taşınmazların kişisel mal olduğunu kabul ederek davanın reddine karar verdiği anlaşılmaktadır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 6, 222). Davalının taşınmazların kişisel mal olduğunu somut delillerle ispatlaması gerekirken, taşınmazların davalının babası tarafından satın alındığı tanık beyanı dışında somut ve mevcut delillerle ispatlanamamıştır. O halde, Mahkemece, tasfiyeye konu 511 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 473 ve 474 parsel sayılı taşınmazların da 1/4 hissesinin edinilmiş mal kabul edilerek davacının talebi hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ile karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmştir.”