Madde 170: Karar

C. Karar

I. Boşanma veya ayrılık

Madde 170 – (1) Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.

(2) Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.

(3) Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.

İlgili Yargıtay Kararları

1-) Davalı erkeğin bağımsız konut sağlamaması, eşinin doğumuyla ve çocukla ilgilenmemesi, evlilik birliğini çekilmez hale getirmekle birlikte boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur.

Y. 2. H.D. T: 18.12.2018, E: 2018/7723, K: 2018/14816

“Mahkemece; her ne kadar boşanmayı gerektirecek olaylar mevcut ise de taraflar arasındaki bu geçimsizliğin evlilik birliğini çekilmez hale getirmediği, müşterek çocuk da gözetilerek ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğu gerekçesiyle TMK 170 maddesi uyarınca ayrılık kararı verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin bağımsız konut sağlamadığı, eşinin doğumuyla ve çocukla ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Somut olayda tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali bulunmadığından kadın tarafından açılan davanın kabulü suretiyle boşanma kararı verilmesi gerekirken TMK m. 170 gereği ayrılık kararı verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.”

2-) Evlilik birliğinin yeniden tesis olunamayacak şekilde temelinden sarsıldığı sabit olduğu takdirde davalı eşin boşanmak istememesi ve davalı tanıklarının tarafların geçimsizliğine yönelik görgüye dayalı beyanlarının olmaması ayrılık kararı verilebilmesi için yeterli değildir. 

Y. 2. H.D. T: 06.06.2022, E: 2022/4012, K: 2022/5408

“Dava, davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı kadının evliliğinden pişman olduğunu belirtmesi ve bu durumun görgüye dayalı tanıklarca da ispatlandığı, ayrıca davalı kadının telefonda davacı erkeğe bağırması, sık sık özür dileyerek özür dilediği davaranış şeklini yeniden tekrarlaması boşanma davasının kabulüne götürecek düzeyde davranışlar olsa dahi, davalı kadının boşanmak istememesi ve tanıkların ifadeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde evliliğin üzerinden kısa bir zaman geçmesi, kişilerin olayların akabinde fevri karar verebilecek iken sonrasında daha sakin düşünebileceği, evliliğin bir anlık öfke ile bitirilmeye çalışıldığı, davalı tanıklarının anlatımlarında taraflar arasında geçimsizlik olduğuna dair görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı gözetilerek boşanma davasının reddi ile tarafların 1 yıl süre ile ayrılıklarına dair hüküm kurulmuş olup hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilmiştir.

Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hakim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnızca ayrılığa ilişkin ise boşanma kararı verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir(TMK m.170).

Somut olayda, davalı kadının boşanmak istememesi ve davalı tanıklarının tarafların geçimsizliğine yönelik görgüye dayalı beyanlarının olmaması ayrılık kararı verilebilmesi için yeterli değildir. Dosya kapsamından ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının ortaya konulamadığı, evlilik birliğinin yeniden tesis olunamayacak şekilde temelinden sarsıldığı sabittir. Bu nedenlerle açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ayrılığa karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.”

3-) Ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğuna dair delil bulunmaması ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan kusurlu davranışların bulunması halinde ayrılığa değil, boşanmaya hükmedilmelidir.

Y. 2. H.D. T: 14.03.2018, E: 2016/12689, K: 2018/3314

 

“Türk Medeni Kanununun 170/3. maddesi uyarınca ayrılığa karar verilebilmesi için ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunması gerekir. Toplanan deliller ve yapılan yargılamadan davalı erkeğin çalışmadığı, eve maddi katkısının olmadığı, birlikte yapılan borçları kadının ödediği bu haliyle davalı erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşılmaktadır. Ancak, ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğuna dair dosyada delil de bulunmamaktadır. Gerçekleşen duruma göre mahkemece Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”

4-) Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunmadığı takdirde ayrılığa değil, boşanmaya karar verilmelidir.

Y. 2. H.D. T: 07.11.2017, E: 2016/6839, K: 2017/12314

“Mahkemece, daha önce de kadının darp edilip ayrılıklar yaşadıkları, sonra bir araya geldikleri, son ayrılıkta davalının darp edildiği, kadının evden ayrıldığının anlaşıldığı ve 30 yıllık evlilikte daha önce benzer sorunların yaşanıp tekrar bir araya gelip evlilik birliğini devam ettirdikleri ve son olayda davacının darp edildiği de kanıtlanmadığı gerekçesiyle bir yıl süreyle ayrılığa karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin usulüne uygun tebliğe rağmen süresinde davaya cevap vermediği, bu nedenle mahkemece verilen süre sonrasında bildirdiği tanıkların dinlenemeyeceği ve beyanlarının hükme esas alınamayacağı, davalı erkeğin ise eşine sürekli olarak fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklı olup, boşanmanın şartları gerçekleşmiştir. Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı kadından kaynaklanan bir kusur tespit edilememiştir. Mahkemece boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”