Malların Paylaşımı

Boşanırken mal paylaşımı nasıl olur?

Eşler arasındaki mali ilişkilerin düzenlenmesine, hukukumuzda mal rejimleri adı verilir. Mal rejiminin söz konusu olabilmesi için, öncelikle evlilik birliğinin kanunlarımızda belirlenen şekilde yani resmi bir memur önünde şahitler huzurunda beyanlar verilerek kurulmuş olması gerekir. Bu şekil şartı gerçekleşmeden kurulmuş olan ilişkilerde mal rejiminden söz etmek imkansızdır.

Mal paylaşımı ise evlilik birliğinin sona ermesi halinde, mal rejiminin tasfiyesi adıyla da anılan bir yoldur ve eşlerin mallarının paylaşımına ilişkindir.

TMK madde 202’ye göre, “Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.

Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.”

Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere, taraflar kanunda belirlenmiş mal rejimlerinden birini seçmekte ve evliliğin sonlanmasında mallarını bu rejime göre paylaşmakta özgürdür. Fakat kanunda düzenlenen mal rejimlerinden biri seçilmemişse; taraflar arasında yasal mal rejimi olan Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi’nin seçildiği varsayılır ve mal paylaşımı da bu rejime göre eşit olarak paylaşacaktır.

Mal paylaşımı davamı hangi mahkemede açmalıyım?

Her ne kadar boşanmış olsalar da, tarafların aile birliği içerisindeki malların paylaşılması konulu olduğu için TMK’nın aile hukuku kitabı altında düzenlenmiştir. Mal paylaşımı davası da bu anlamda aile hukukuna ilişkin bir davadır. Bu sebeple bu davaların aile mahkemelerinde açılması gerekir.

Yine TMK 214 gereğince mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir:
1. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,
2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,
3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.

Anlaşmalı boşanma davasında mal paylaşımı nasıl yapılır?

Anlaşmalı boşanma davasının, taraflar arasında imzalanan protokolde yazılı bütün hususlarda tarafların tam ve karşılıklı olarak fikir birliği içerisinde bulunduğunun mahkemeye bildirildiği ve bu doğrultuda boşanmaya ve diğer hususlara karar verilmesinin istendiği bir dava türü olduğunu söylemiştik.

Anlaşmalı boşanma davasında malların paylaşımı da tarafların özgür iradelerine göre belirlenebilir. Eşler anlaşmalı boşanma protokolüyle isterse malları yine yarı yarıya paylaşabilir veya başka bir paylaşım oranı da düzenleyebilir. Eşlerden biri anlaşmalı boşanma protokolüyle mal paylaşımına dair tüm haklarından feragat edebilir, hangi malın kimde kalacağına, satış yahut devir masraflarının nasıl ve kim tarafından üstlenileceğine, malların satılmadan bir eşe bırakılması durumunda diğer eşe ödenecek tutara, vb. hususlarda da anlaşabilir.

Mal paylaşımı davaları ne kadar sürer?

Mal paylaşımı davasının süresi de boşanma davası gibi öncelikle davanın açıldığı adliyedeki iş yoğunluğuna, malların miktarları ile türlerine ve özellikle de boşanma davasının sonuçlanmış olmasına bağlıdır.

Dava açıldıktan sonra mahkeme, taraflar üzerine kayıtlı mallar için gerekli araştırmaları yaparak kurumlardan gerekli bilgi ve belgeleri toplayacak, malların değerinin belirlenmesinde bilirkişilerden yardım alacak ve gerekli olması halinde bizzat keşiflere katılacak, duruşmalar yaparak tarafları dinleyecek ve sonuçta davayı karara bağlayacaktır. Bu anlamda net bir tarih verememekle birlikte mal paylaşımı davalarının 10-12 ay arasında sürebildiğini belirtmeliyiz.

Mal paylaşımı davasında neler isteyebilirim?

Mal paylaşımı davasında eşler, birbirlerinin kişisel mallarından olmamak üzere; gayrimenkuller, araçlar, banka hesaplarında birikmiş para ve çalışma karşılığı olan edimler, kişisel malların gelirleri, SGK veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacıyla kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler (örneğin emekli maaşı), çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen maddi tazminatlar (örneğin çalışan eşin iş kazası geçirmesi nedeniyle elde ettiği maddi tazminat) mal paylaşımı kapsamında edinilmiş mal olarak değerlendirilir ve mal paylaşımı davasında da talep edilebilir.

Edinilmiş mal nedir?

TMK’nın 219. Maddesinde edinilmiş mallar sayılmıştır. Buna göre;

“II. Edinilmiş mallar
Madde 219- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.

Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.” edinilmiş mallardandır.

Hangi malvarlığı değerleri edinilmiş maldır?

TMK’nın 219’a göre, her eşin, taraflar arasındaki mal rejiminin devamı yani evlilik birliği içerisindeyken karşılığını vererek edindiği malvarlığı değerleri edinilmiş maldır. Burada öncelikle dikkat edilmesi gereken husus, bu malvarlığı değerinin evlilik birliği içerisinde ve bedelini ödemek suretiyle alınmış olması gerektiğidir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, 01.01.2002 tarihinden önce başlamış evliliklerde bedeli ödemek suretiyle alınmış olan mallar için ikili bir ayrım söz konusudur. 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK uyarınca taraflara, bu zamandan önce kurulmuş evliliklerde edinilen mallar için yasal mal rejimi olan mal ayrılığından ayrılarak, o dönem için oldukça yeni ve çığır açan nitelikte olan edinilmiş mallara katılma rejiminin evliliğin başından beri uygulanmak üzere seçilebileceği duyurulmuştur. Bu anlamda taraflar notere giderek evliliklerinin başından beri geçerli olmak üzere edinilmiş mallara katılma rejimini kabul etmişse evliliğin başlangıcından itibaren TMK 219 kapsamında alınan tüm mallar edinilmiş mal olarak kabul edilecektir.

Taraflar böyle bir işlem yapmamış ise, 01.01.2002 öncesinde edinilmiş mallar, TMK 219 kapsamında da olsa mal ayrılığına tâbi olacaktır. Yani bu dönemde edinilen mallar için, herkesin malı kendinde diyebiliriz. Kişiler bu malların edinilmesinde katkıda bulunmuşlarsa bu katkı oranında hak talep edebilir.

Kişisel mal nedir?

Kişisel mal, tarafların yukarıda saydığımız ve edinilmiş olarak değerlendirilmeyen; evlilik birliği içerisinde ve kapsamında elde etmedikleri mallardır. Bu anlamda eşlerden yalnızca birinin kişisel kullanımına özgülenen eşyalar, mal rejiminin başlangıcında eşe ait olan eşyalar, eşin miras ve karşılıksız kazandırma yolu ile elde ettiği eşyalar, manevi tazminatlar ve benzeri mallar kişisel maldır. Tarafların kişisel olarak değerlendirilen malları, malların paylaşımında hesaba katılmaz ve kendilerinde kalır.

Hangi malvarlığı değerleri kişisel maldır?

Kişisel mallar TMK’nın 220. ve 221. maddelerinde şu şekilde sayılmıştır:

“III. Kişisel mallar
1. Kanuna göre
Madde 220- Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
3. Manevî tazminat alacakları,
4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

2. Sözleşmeye göre
Madde 221- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti
sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil
olmayacağını da kararlaştırabilirler. “

Katılma alacağı nedir?

Edinilmiş mallar tespit edildikten sonra sıra “katılma alacağı” tespitine geçer. Bunun için mal rejiminin sona erdiği yani boşanmanın kesinleştiği anda tespit edilen edinilmiş mallar ile kişisel mallar arasında denkleştirme yapılır. Denkleştirmede edinilmiş malların toplam değerinden borçlar çıkarılır, varsa eklenecek değerler ilave edilir ve nihayetinde ortaya çıkan parasal değer hesaplanır. Hesaplanan bu değer artık değer olarak adlandırılır. Hesaplanan artık değer üzerinde eşlerin, sözleşme ile başka bir oran belirlenmemiş ise, yarı yarıya hakkı vardır ve bu alacak “katılma alacağı” olarak isimlendirilir.

Katılma alacağı bakımından kusurun önemi nedir?

Kural olarak katılma alacağı davasında kusurun önemi bulunmamaktadır. Ancak Medeni Kanun’un 236/2. maddesinde bu kuralın bir istisnasına yer verilmiştir. Buna göre zina veya hayata kast nedenine dayalı olarak boşanma kararı verilmesi halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Burada hâkime geniş bir takdir hakkı tanınmıştır. Takdir hakkını kullanacak olan hâkim mal rejimine ilişkin davayı gören hâkimdir. Boşanma davasını inceleyen hâkimin bu konuda bir değerlendirme yapması mümkün değildir.

Boşanmadan önce satılan mallar için ne yapabilirim?

Boşanmadan önce satılan malların, katılma alacağının tespiti sırasında edinilmiş mallara eklenmesi mümkündür. Fakat bu durum sadece TMK’nın 229. Maddesi kapsamında sayılan mallar için ve yine bu maddede düzenlenen durumların varlığı halinde söz konusu olabilir. İlgili maddeye şu şekildedir:

“Eklenecek değerler
Madde 229- Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası
olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla
yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir. “

Buna göre eşlerden birinin boşanmadan önceki bir yıl içerisinde diğer eşin rızasını almadan başkalarına yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile karşılıksız olmasa da evlilik birliği içerisinde, herhangi bir zaman sınırlaması olmaksızın, diğer eşin payını azaltmak amacıyla kötü niyetli olarak yaptığı devirler eklenecek değer olarak nitelendirilir ve bu mallar mal paylaşımı sırasında dava dışı üçüncü kişilerin elinde olsa bile üçüncü kişilere karşı da davanın ihbar edilmesi koşuluyla ileri sürülebilir.

Mal paylaşımında kredi borcu devam eden evin, arabanın durumu ne olur?

Katılma alacağının hesaplanması ile ilgili olarak yukarıda cevaplamış olduğumuz soruda, edinilmiş mallara eklenecek ve çıkarılacak değerlerden yani denkleştirmeden bahsetmiştik. Buna göre denkleştirmede edinilmiş malların toplam değerinden borçlar çıkarılır, varsa eklenecek değerler ilave edilir ve nihayetinde ortaya çıkan parasal değer taraflar arasında paylaştırılır.

Taraflar anlaşarak boşanıyor ise protokolde kredili konutun akıbetine karar verebilirler. Fakat bunun mümkün olmadığı hallerde borçlar çıkarıldıktan sonra katılma alacağı hesaplanır yani öncelikli borcu devam eden malların ödemesi hesaplanır. Bu anlamda ise önemle belirtmemiz gereken bir husus daha vardır ki, eğer bir eş evlilik birliği içerisinde kredi ile alınan malın ödemelerini tek başına yapmışsa yani sadece yarısını ödemesi gerekirken bütün borcu tek başına ödemişse diğer eşten yaptığı bu fazla ödemelerin kendisine ödenmesini talep edebiliyor.

Eski eşime hediye edilen veya miras kalan mallarda hak iddia edebilir miyim?

TMK’nın 220. maddesi kapsamında eşlerden birine karşılıksız olarak bırakılan (hediye ya da bağışlama olabilir) ve miras yoluyla elde edilen değerler kişisel maldır.

Kural olarak kişisel mal kapsamındaki mallar, mal paylaşımına konu edilemez ve bu anlamda bir eş, diğer eşe hediye edilen veya miras kalan mallar üzerinde hak iddia edemez. Fakat kişisel malların gelirleri edinilmiş mal sayılabilir ve örneğin erkek eşe ailesinden miras kalan evin kiraya verilmesi sonucu elde edilen kira geliri edinilmiş mal sayılır ve kadın eş bu değer üzerinde hak iddia edebilir.

Malların paylaşımında zamanaşımı süresi ne kadardır?

Mal paylaşımı davasında zaman aşımı konusunda ilgili kanun TMK’da düzenlenmiş bir hüküm bulunmuyor. Fakat Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu konudaki birçok ihtilaftan sonra 2013/375 Esas, 2013/520 Karar ve 17.04.2013 Tarih numaralı kararı ile malların paylaşımında zamanaşımı süresine boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl olarak kanaat getirmiştir ve bu husus yıllardır süregelen uygulamalarda da bu haliyle ele alınmaktadır.

Kanunun belirlediği 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiği takdirde ise, mal paylaşımı talebinde bulunmak mümkün değildir.